13 Şubat 2012 Pazartesi

AŞKA DAİR

En olmazlarla olurların kesiştiği yerdir hayat yolu... öyle ki; bir günü diğerine bağlayan gecede yitirebilirsin yaşamındaki en önemli varlığı... ve yine böyle bir gecede “yok edebilirsin” yaşamından bir ‘anı…’
Yolun nereye gittiği değildir önemli olan; ‘senin nereye varmak istediğin söz konusuyken.’ ve o yoldan geçmekte olanların biçtiği kadar değildir değerin sen kendine değer verirken!!!
...................................

Ilık bir bahar sabahında, düşlerimden uçan leyleğin sesiyle açmıştım gözlerimi.. Ne kadar olmuştu uyuyalı? Ne zaman dalmıştım bu derin uykuya? …

Aşk demişti AŞK!! Gözü kapalı yürümek midir körlerin dünyasında; yoksa her şeyi bilmek hakkındaki, herkesten çok sevmek onu?.. Küçücük ellerimi nefesiyle ısıtması tüm bedeni buz keserken, gözlerindeki ışıkla yetinmek ‘yolun’ en karanlık dönemecindeyken; aşktı bu benim için... Yazmak; geride kalan satırları biraz unutarak... Ardından gelecek cümleyi düşünmeden okumak onu! Aşktır demişti AŞK! ….

Biran duraksadıktan sonra baktım ardımdaki yüze. Oradaydı işte; dönüp yürümemişti ben hızla uzaklaşırken bile. Geçen yüzyıllara karşın hala birkaç adım ötemde, hemen ardımda beklemişti beni…
Ellerim soğuktu hala ve nefesi sıcacık. Sıcacıktı sarılması, bakışı sıcacık… Yumdum gözlerimi; huzurla, güvenle, mutluluk dolu bir hüzünle yumdum…

Aşk, dedim, onun yüreğindeki sıcaklığı ruhunun en derininde hissetmektir. Görmeden, duymadan varlığıyla bilmektir onu! Kokusundan, bakışından tanımak AŞK’ı; aşktır işte…..


…Aşk dedim AŞK’a; sevdiğinin nefesini solumak mıdır koca kentlerin havası daraltırken yüreğini? Yoksa yalnızca aynı kentte nefes aldığını bilebilmek yeter mi? Ona dair her şeyden ötede soluğunu özlemek midir aşk?!
… gözlerime… gözlerime değil de ta içimde bir yerlere baktı uzun uzun… Gözlerinden dinledim öyküsünü o bana yüreğinden bakarken, sarıldım ruhuna sıkıca...

Bilmiyorlar içimde her şeyden çok sen var; dedi AŞK... ve anlamıyorlar mutluluğumu!

… yollara çıkmak gerekti AŞK için… Yağmur damlaları düşerken düşlerinin cam kenarlarına, hiç hesaplanmamış, sebebi ve sonucu AŞK olan, senden öncekilerin gözyaşlarıyla mı yoksa bulutların ağlamasıyla mı ıslanmış bilmediğin; uzun ve nemli yollara…

AŞK olmalıydı belki o geçtiğin loş ışıklı koridorun sonunda bekleyen seni; bilmediğin o yerlere gidip de, yine onu bulduğun gibi.

“Birbirine dönük aynalar gibi sonsuz kere yuvarlanırız birbirimize...” Ruhum ısınır belki bir gün yine, ama bu sızı hep kalır yüreğimde...

Aşk, dedim, eğer bir sızıysa sadece...
Senin suretini unuttuğum gün bile, bu kağıt kesiği acı kalır benimle! En derinde bir yerlerde!!!
                        
                                                                                                                       Tuğçe...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder